Cumartesi, Kasım 11, 2006

Köpek polisleri ve haz ilkesi

Köpeği olanlar bilir, olmayanlar şimdi öğrenecek. Dişi köpekler regl olduktan sonra kızışıyorlar. Bir koku salgılıyorlar ve bu koku da erkek köpekleri deliye çeviriyor. Ben de bilmiyordum yeni öğrendim, tabii bir de köpeklerin periyod sonrasında hamile kalmaya çalışmaları ayrıca ilginç. Bu konu da nerden çıktı diyenler sayfanın biraz aşağısındaki "dişi köpekler de..." diye başlayan yazıya bakabilirler. Dolayısıyla dişi köpek Isis kokusunu salgıladı ve erkek köpek st. bernard Adonis deliye döndü, bir haftadır uyumuyor, yemek yemiyor, sürekli dişi köpeğin etrafında dört dönüyor. Köpekleri ayrı tutmak pek mümkün olmuyor çünkü Adonis gırtlaklanan horoz sesleri çıkarmaya başladığından komşular şikayet edip "köpek polisi"ni çağırırlar ve köpekler de "köpek hapishanesi"ne götürülür diye korkuyoruz. Evet burda köpek polisi diye bir şey var, "dog cop" deniyor günlük dilde, etrafa rahatsızlık veren köpekleri sahiplerine rağmen alıp köpek hapishanesine götürüyorlar ve köpeklerin kredilerine işleniyor bu. Ha bir de burda köpekler dahil herkesin kredisi var, ya da "credibilite"si, mesela araba sigortan için sigorta kredine bakılıyor ona göre primin azalıyor ya da artıyor, kredi kredibilitene göre bankadan kredi alabiliyorsun vs. "Kredibiliteni söyle sana kim olduğunu söyleyeyim." Bir kere hapse atılınca köpeğin sahibi de köpeğin kefaletini ödeyip cezasına göre sokağa çıktığında ağızlık takmak gibi yaptırımlarla köpeğine geri kavuşuyor. Şimdi köpek polisi bir kenara, köpeklerin kısırlaştırılmamış olmalarına mı yanayım, yoksa bir şey yapamamalarına mı bilemiyorum. Güdüleri ne kadar kuvvetli olsa da evde yaşayan evcil hayvanlar bazen yapmayı bilemeyebiliyorlar, Adonis Isis'i baştan aşağı yalayıp duruyor, Isis de kıçını yere koyup oturuyor. Peki 3 aylık haydut kedi yavrusu Moses'e ne demeli, üzerimden zıplayıp etrafta koşturuyor, sonra sandalyemin arkasından bana saldırıyor. "Oyun istiyor ablası."

Köpeklerin aşk hayatından başlayıp insanlarınki üzerine çıkarımlar yapacağımı sananlar şu an çok yanıldıklarını anlayacaklar. Hayvanlarınkine aşk dememeli, birbirlerine tutkuyla bağlı olsalar da hayvanları güdüleri, insanları da korkuları yönetiyor. Ama daha iki gün önce Freud'un en spekülatif ve psikanalizi katlettiği söylenen kitabı üzerine sunuş yapmış biri olarak bu türden geyiklerin nasıl da olmadık yerlere varabildiğini hayretle görerek yoğurdumu üfleyerek yiyeceğim. Mesela o metinde Freud tek hücreli hayvanlardan yola çıkarak evrende iki temel ilke olduğu fikrine varıyor. Yani asıl amaç insan dürtülerini anlamakken, tek hücreli organizmalardan yola çıkarak evrende bir haz (yaşam) bir de ölüm dürtüsü olduğunu öğreniyoruz. Haz dürtüsü organizmanın yaşamasını sürdürerek çoğalmasını söylerken ölüm dürtüsü organizmanın sabit kalmasını veya korunmasını ve kendi doğasının belirlediği şekilde ölüme doğru hareket etmesini söylüyor. Ölüm dürtüsü organizmanın haz peşinde koşup kendini güzel Türkçemizde dediğimiz gibi helak etmesi yerine korunmasını ve bir önceki evreye dönmesini sağlıyor. Organik yaşamdan bahsettiğimize göre bir önceki evre inorganik evre, yani yaşam öncesi, yani ölüm. Aynen böyle diyor. Yani tüm organik dünya, inorganik olma dürtüsü taşıyor.

Bu dürtülerin insanda nasıl işlediğini çok anlamadım, yani sadistik dürtüler başka cinsel (yani yaşamsal) dürtülerin dönüşmüş halleri mi yoksa ölüm dürtüsünün uzantıları mı? İnsanda haz ilkesi, bünye dış dünyanın verileriyle (uyarılarıyla) karşılaştığı için gerçeklik ilkesiyle dengeleniyor. Yoksa aç kalıp ölebilirdik mesela. Konuyu bağlamam gerekirse, gerçeklik ilkesi bir tür polis işlevi görüyor ve bünyeye fazla rahatsızlık veren dürtüleri bastırıyor. Adonis biraz önce uyumaya başladı. Sanırım bir hafta uyuyacak. Sanırım köpeklerde bir gerçeklik dürtüsü falan yok, bünyesi çöktü hayvancağızın sadece.

Hiç yorum yok: