Cuma, Haziran 13, 2008

bakalım hayat ne olacak !?!

Çocukluk arkadaşım beni facebookta bulmuş, mesaj atmış. merhaba, nasılsın, seni facebookta buldum vesaire. ikinci mesajında, uzun zamandır görüşmediğimiz insanlarla, eski arkadaş, dost, ahbaplarla facebookta karşılaşıp kişisel gündemlerimizi yeniden ucuca bağlamaya çalıştığımızda olduğu üzere biraz neler yaptığından bahsetmiş. çok uzunca değil, çok ayrıntıya girmeden, hayat dökümü yapmaksızın. facebook'un artık hayatımızda olmayan insanları yeniden bulma ve buluşturma ilahi işlevine ve bu işlevin hayatımıza kattıkları üzerine ayrıca yazmak isterim. çocukluk arkadaşım da olayı abartmadan tadında bırakarak kısa tutmuş kişisel gündemini. bir cümle iş, bir cümle özel hayat, arada da "Bakalım hayat ne olacak." nasıl yani? mesajın son cümlesi olsa vurgusu belki farklı olacaktı ama yine de vaziyeti kurtarmayacaktı. "Bakalım hayat ne olacak." şairin alçakgönüllülükle "yolun yarısı" dediği yaşta "bakalım hayat ne olacak" diye sormaz insan. aslında, hiç bir yaşta sormaz.

lisansta okurken çok satan bir haber dergisinden öğrencilerle anket yapmaya kampüse muhabirler gelmişti. anketin konusu ve ana sorusu "üniversite öğrencileri hayata hazırlıyor mu?" idi. araştırmanın sonunda çeşitli üniversitelerde okuyan öğrencilerin üniversitelerine ve okudukları programlara dair görüşlerini yayınladılar. öğrencilerin şu kadarı okudukların programın kendilerini hayata yeterince hazırladığına inanmadıklarını söylemiş. öğrencilerin ve dergilerin o hazırlandıklarını düşündükleri "hayat"tan ne anladıklarını bilmiyorum. dahası, üniversitenin kişiyi o "şey"e hazırlamak gibi bir görevi olduğu sonucuna da varıyoruz. anket soruları arasında "sizce hayat ne zaman başlıyor?" diye bir soru yoktu. hayatın okul bittikten sonra, düzgün bir işe girdikten sonra, evlendikten sonra, ev sahibi olduktan sonra ya da 'bir şey'den sonra başladığı fikrine nerden kapıldığımızı merak ediyorum. büyüyünce adam olmanızı söyleyenler, ne zaman artık büyümüş olduğunuzu asla söylemezler.